Ayşegül Keskin Çetin Verdiğimiz eğitimler

EĞİTİMLERİMİZ

VERDİĞİMİZ EĞİTİMLERİMİZ VE DETAYLARI

Bireysel veya kurumsal olarak verdiğimiz eğitimlerimiz ile ilgili bilgiler aşağıda verilmiştir. Verdiğimiz eğitimlerimiz ve bu eğitimlere ait detay bilgiler ve referanslar için lütfen bizimle iletişime geçiniz.

BİREYSEL FARKINDALIK EĞİTİMİ

Ayş Yaşam Yönetimi bu eğitimle gerçek kendinizle tanışmanızı ve hayata bakışınızı değiştirmenizi sağlayacak bilgileri size vermektedir.  “Bireysel Farkındalık Programı” özel olarak hazırlanan çeşitli yaşamı kolaylaştıran yöntemleri bir araya getirerek sağlıklı, mutlu, bilinçli farkındalık oluşturarak kendi özümüzü bilme ve dengeyle yapabilme sürecini başlatıyor!

Verdiğimiz eğitimler içindeki Bireysel Farkındalık Eğitimi, kendi potansiyelimizi tanıyabilmek ve kendimizin oluşturduğu engelleri görebilmek ve anlayabilmektir. Bütün bir insan olarak düşüncelerimizin, duygularımızın sorumluluğunu üstlenebilmektir. Düşüncelerimizi, duygularımızı ve davranışlarımızı tanımak ve bilinçli olarak yönlendirebilmeyi öğrenmektir.

Bireysel Farkındalık Eğitimi ve Eğitimin İçeriği Nedir?

Bireysel farkındalık sürecinde, kadim bilgeliğin binlerce yıl ötesinden getirdiği bilginin günümüze yansıyan “KENDİNİ BİLME SANATI” ile kişilikten, bilgeliğe bir yolculuk yapabilir, kişiliğinizi meydana getiren etkilerin gücünü, kimliklerimizin tasarımını çözebilir, benliğinizin kısıtlı işleyişinden silkinip uyanabilir, yaşamın gerçekliğini algılayabileceğiniz bilinçli farkındalık düzeyine ulaşmada bir adım atabilirsiniz.

Bilinç ve bilinçaltımızın çalışma prensibini öğrenerek; neler yapabildiğimize bakar, tanımlar, nasıl yapabileceğimizi ortaya çıkarır ve sonra yaşamımızın her alanında kendimize sunar, kendi zirvemize ulaşabiliriz. Yaşamsal akışlarda tekâmül yolunda beş duyumuz ile oluşturduğumuz sınırlı dünyamızı genişletebilir, zihnimizi istediğimiz yönde mizacı programlama yetisi kazanabiliriz.

Bilinçaltımıza kayıtlanıp depolanmış kötü anıların, travmaların, olumsuz kalıpların, düşüncelerin ve bastırdığımız duyguların ruh ve beden sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerinden kurtulabiliriz.

Doğru ve kontrollü Ayş Yaşam Yönetimi ile bütüncül zihinsel, ruhsal, fiziksel sorunları aşıp, iyi mutluluk sürecini hızlandırarak enerjik, sağlıklı ve dinamik bir hayatı neşeyle kucaklayabiliriz. Güçlü sorular eşliğinde kendi cevaplarımızı üretebilir, diğer insanlarla olan etkili iletişimle ilişkilerimize etkin, yetkin yeni bir boyut kazandırabiliriz.

Bir ucu bizde bir ucu Yaradan’da olan “nefes köprüsü” kurabilecek, o köprü ile “içimizdeki ben” le buluşup yalın haliyle tanışabilip, barışabileceğiz.

YAŞAM YÖNETİMİ EĞİTİMİ FARKINDALIKLI DÜŞÜNÜP YAPABİLMEK!

Verdiğimiz eğitimlerimiz içindeki Farkındalıklı Düşünebilmek Eğitimi, anlamak, anlamlandırmak bütüncül yaklaşımla yaşam yönetimine sonuç odaklı çözüm stratejileri geliştirebilmek. Her hedefine kolayca ulaşabilme gelişim yolculuğunda başarılarına ulaşmak istiyorsan başlayabilirsin.

Her konuda gerçekten ne istediğin konusunda kendini tanıma ve bilinçli farkındalıklar kazanma tabii ki kendi temel değerlerinde ihtiyaçlarını, isteklerini yönetebilmekle olur. Bunun sistem çalışmasını öğrendiğinde ne kadar çabuk hedeflerine ulaşabildiğine şaşıracaksın.

Erteleme alışkanlığından kurtulma yolları yine yaşam yönetim sisteminin kazanımlarından ötelediklerini sırayla yapabilmenin tadını artık yaşayabilirsin.

Stres Yönetimini gerektiğince yaşamında kullanabilirsen her başarının sırrı bunda gizlidir. Yaşam yönetimi eğitiminin sonucunda en iyi yönetebilmenin gücü her yaşta, her kimlikte, her konuya uygulanabilir, “Bütüncül Sistem Modeli” dir.

AYŞ YAŞAM YÖNETİMİ MODELİ EĞİTİMİ

Günlük, haftalık ve aylık programlarla yaşam içinde oluşan karmaşaları düzene alabilir, öz güvenle ve neşeyle hayatının sana uygun yönüne ilerleyebilirsin. Mutlu yaşam farkındalıkları olmak istediğin senle yaşamına dahil olur, hayallerine ulaştırır.

Etkili iletişimle öz benlik duyumsaması yani kendinden yaşama uyumsamalar gelişimi temel değerlerinin yaşam akışına mucizevi dengesi yaşamsal dengeli güçlenmesi değerlerine değer kattıkça senin muhteşem hikâyenin mutluluğuyla buluşturur.

  • Uzun süreli hedeflere motivasyonla gidebilmek
  • Kazanım stratejilerini artırmak
  • Kendinle, yaşamla etkili iletişim kurmak
  • Hayat içinde hedeflerine bilinçli farkındalıklarla başarıya ulaşmak
  • İş yaşamında doğru hedef belirleyip zamanı etkili kullanmak ve etkin kariyer planı yapmak,
  • Hayattaki ilişkilerden, çalışanlarından tam verim almak, liderler, eğitmenler, vb…
  • İş ve özel yaşam dengesini kurup zamanı daha verimli ve etkin kullanmak,
  • Yaşam maratonundaki sınav hedefinin net ve zaman yönetimi ile verimli olmak
  • Bütüncül mizacı yaşam gerekliliği olan öz iletişimlerini yapmak isteyenler.

ARTIK BU EĞİTİME YAŞAMININ YÖNETİMİNİ DENGEYE KOLAYCA ALABİLMENİN FARKINDALIĞINA ULAŞABİLİRSİN. 

SOSYAL HİZMET DANIŞMANLIĞI

Eğitimlerimiz içindeki Sosyal hizmet danışmanlığı, bireyler ve topluluklar için önemli faydalar sunan bir hizmettir. Duygusal destekten toplumsal adalete kadar geniş bir yelpazede hizmet vererek, yaşam kalitesini artırmayı hedefler. Bu süreç, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde olumlu etkiler, oluşturarak daha sağlıklı ve uyumlu bir toplum oluşumuna katkıda bulunur. Bu danışmanlık, insanların yaşam kalitelerini artırmak, sorunlarını çözmek ve toplumsal uyumu sağlamak amacıyla çeşitli hizmetler ve kaynaklar sunar.

ÇÖZÜM ODAKLI BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM

Günümüz dünyasında her şey çok hızlı, değişim ve dönüşümün bu hızı baş döndürüyor. Bu değişim hızını çoğu zaman danışanlarımızda terapilerde görmek istiyorlar. Bu mizaca göre süreç değişse de , kişiye göre mümkün. Kendi öz seçiminle yaptığın yaşam yolculuğunda bazen emekler, bazen yürür bazen de koşabilirsin. Kişinin yaşantısı ve durumuna göre çözüm odaklı kısa süreli bütüncül yaklaşımla özden öze iletişimle dönüşümü daha hızlı sağlamak mümkün olabiliyor.

Bütüncül Yaşam Yönetimi Danışmanlığında karmaşa etkisiyle zamansal yüklerin ve yorgunluklarından uzaklaşıp, geçmişteki problemlere odaklanmaktan çok, problemlerin çözülme olasılığı olan şimdi ve buraya odaklanmak ve gelecekteki arzu ettiğin hayata yatırım yapmak, kendini bilinçli objektiflikle fark etmek dönüşümü hızlandırabiliyor. Problemin stratejik farkındalık kazanımlarıyla yaşam anlarının olduğunu yakalamak ise danışana son derece faydalı bir bakışı açısı sağlıyor. 

Bizler sorunlara çözüm arama bakış açısı ile yaklaştığımızda, yaşamımızdaki olumsuzlukların derecelerine göre düzenleyebiliyor, seçtiğimiz ve kontrolümüzde olan olmak istediğimiz dengeli güçlü bize destek veriyoruz. Daha az can yakıcı hâl alan konular günlük yaşam pırıltılarıyla yeni güçlü imajımızı besliyor.

Danışmanlıkta kazanılan teknik yaklaşımlar kalıcı çözümün sürdürebilir sürecinde ilerliyor. Yaşam yönetim bakış açımızın önemli dönüştürebilir katkıları, kişisel gelişim desteğimizde başarı istediğimiz her alan kazanımı zirveye ulaşır.Hepimiz sorunlar yaşarız, ancak soruna tepkiyi herkes aynı şekilde vermez. Önemli olan probleme nasıl bakıp, nasıl çözümler ürettiğimizdir. Aslında yaşamlarımızın doğru yaklaşımla terapisti bizizdir. Çünkü değişim ve dönüşüm için de çözümler içimizdedir, sadece oraya nasıl bakacağımızı bilmek gerekir. 

Sorunlara çözüm odaklı bakarken, gerçekliğimizi kendimizin oluşturduğunu ve bu duruma farklı bir çerçeve ile bakabilirsek çözümlerinin de bulunabileceğini söyleyebiliriz. Bu hayata sürekli siyah camlı, çerçeveli bir gözlüğün arkasından bakan bir insanın, bazen olaylara farklı renklerle bakabildiğinde çözümün nasıl gözünün önünde belirebileceğini gösterir. Bu durum ister bireysel iletişim problemlerimiz ister aile ve çevre ilişki sorunlarımızda olsun, olaylara çözüm odaklı bir yaklaşımla bakabildiğimizde cevapların içimizde bir yerde var olduğunu görebiliyor olacağımızı söyleyebiliriz.

Ayş Şifa Geleneksel Tıp Mizaçlar Verdiğimiz Eğitimlerimiz

GELENEKSEL TIP VE MİZAÇLAR

Eğtimlerimiz içinde en kapsamlı konuardan birisi olan Gelenksel Tıp ve Mizaçlar eğitimleri çok fazla konu ile ilişkilidir ve herkesin bilmesi gereken bir konudur. Eğitimlerimizin her biri birbiri ile ilişkilidir ve bu eğitimler içindeki en önemli konulardan birisi ise insanın kendisini ve herşeyi farkındalıkla görmesidir. İşte mizaç ilmi ile diğer eğitimlerimiz arasındaki bağlantıyı bu nedenle özelikle belirtmekte fayda vardır. Hayatın şifresi diyeceğimiz bu eğitim ile muhakkak tanışmasınızı tavsiye diyruz. 

 Mizaçlar hususu Kur’an-ı Kerim’de şu ayetle ele alınmaktadır.
“Her Canlı Mizacı (Karakteri) Gereği Hareket Eder” (İsra 84). Bu ayete göre insanların fiziki görüntülerinin, kişiliklerinin ve hastalıklarının her mizaçta farklı olduğunu görüyoruz. Kâinatta her maddenin kendine has bir mizaç yapısı vardır. Fakat insan denen varlık ise diğer varlıklara göre çok farklı bir yapıya sahiptir. Çünkü kâinattaki bütün canlıların mizaç yapıları değiştirilebilir. İnsanda ana mizaç dediğimiz olgu mutlaktır.

Geleneksel Tıp’ta kişinin ana mizacı anne ve babanın mizacının birleşiminden oluşan yeni bir mizaçtır. İnsan ana rahmine düştüğü andan itibaren annenin ruhsal durumuna ve annenin beslenme şekline göre mizacı şekillenmeye başlar. İnsan dünyaya geldikten sonra ise coğrafik yapı, iklim yapısı ve bu iki etkenin birleşimi sonucu oluşan bitki örtüsünün sunduğu beslenme tarzı ile mizaç olgusu kişinin mizacında ana etkenler olarak yer almaya başlar.

Duygu ve hastalıklar değişebilir
İnsanın ana mizacına müdahale söz konusu değildir, yenilen besinlerle kişilik, duygu ve hastalıklarına uzun vadeli planlarla müdahale edilebileceğini bilinir. Mizaç olgusu çok iyi algılandığında kişinin mizacına göre gelecekte ortaya çıkacak hastalıklar bilinebilir bu hastalıklar daha ileri ve daha geri safhalara çekilebilir, bunu da hissel düzenleme, mizaca göre beslenme ile yapabilirsiniz.

Safravi Mizaç :

Asabi, kişilik olarak keskin kurallara sahiptir. Fiziki görüntü olarak çok kilolu olmayıp kuru bir cilt yapısı ve yüksek beden ısısına sahiptir. Kolay hastalanmayan fakat hastalandığında tedaviye geç cevap veren bir özelliğe sahiptir. En çok sindirim sistemi ve Alzheimer gibi hastalıklarla karşılaşırlar.

Demevi Mizaç

Kanlı canlı iletişim ve ilişkilerde çok başarıılı, uyumlu kişilik olarak en oturaklı uysal yapıcı mizaçtır orta yol insanlarıdır. Fiziki yapı olarak hafif kilolu cilt rengi kızılımsıdır, beden ısıları yüksektir. Kolay hastalanırlar ve tedaviye kolay cevap verirler. En çok karaciğer ve kan kaynaklı cilt hastalıkları ve kalp damar rahatsızlıkları gibi hastalıklarla karşılaşırlar.

Balgami Mizaç

Soğukkanlı, Kişilik olarak keskin kuralları olmayan kontrol edilebilir bir kişilik yapısına sahiptirler. Fiziki görüntü olarak ise kilolu beyaz tenli güzel bir cilt yapısına sahiptirler. Beden ısıları düşüktür, kolay hastalanır ve tedaviye hızlı cevap verirler. En çok; romatizmal hastalıklar, akciğer ve Parkinson, miyom gibi hastalıklarla karşılaşırlar.

Sevdavi Mizaç

İçe dönük ama dengede iken muhteşem bir mizaç iken düzensizleştiğinde melankolik. inatçı, vesvese sahibi, uyum sorunu yaşayan bir kişilik yapısına sahiptirler. Fiziki olaraktan, çok yemesine karşılık zayıf bir bedene sahiptir ve sürekli üşüyen bir yapıları vardır. Cilt yapısı olarak kuru bir cilt yapısına sahiptirler. Kolay hastalanmazlar, hastalandıklarında ise tedaviye çok zor cevap verirler. En çok karşılaştıkları hastalıklar ise, bağırsak sistemi rahatsızlıkları ile ruhsal yapı bozukluklarıdır.

  • Ateş=Safra
  • Hava=demevi
  • Su= Balgam
  • Toprak=Sevda

Bu dört unsur madde yokken vardır. Bu unsurlar kendi aralarında oluşturdukları dengenin sonucunda madde meydana gelmiştir. Her maddenin madde özelliğini taşıyabilmesi için bu dört unsurun dengesine ihtiyacı vardır. Yani maddenin temelinde bu dört unsur vardır”

MİZAÇLAR

Ninelerimizin şifalı bitki kültürü aslında Osmanlı hekimlerinin öğretilerinden geliyor. 150 yıllık süreçte kaybolmaya başlayan bu yaşam birikimi şimdi modern tıpla bütünleşerek geri geliyor. Osmanlı’da hekim önce sağlıklı yaşam nasıl olur onu anlatır ve halkı eğitirdi. Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir hekim tayin olduğunda gittiği yerde önce dağları taşları inceler, rüzgâr nereden esiyor, bitkiler, suların kalitesi, etraftaki madenler nedir, o bölgede yaşayan insanlar hangi saatlerde çalışıyor diye araştırma yapardı. Yani eski hekimler yalnızca insan bedenine çalışmaz, önce hastalanma şartlarını düzeltmek için uğraşırdı.

‘İNSAN BEDENİ EVRENDİR’
Osmanlı hekimleri, insan bedeninin evreni oluşturan element ve niceliklerden meydana geldiğini, bunların da toprak, hava, ateş ve su ile sıcaklık, soğukluk, kuruluk ve nem olduğunu varsayardı. Mizaç ve ‘hılt’a (kan, safra, sevda ve balgam) göre tedavi yöntemleri ise şöyleydi: Hıltlar yiyeceklerin midede hazmedilmesiyle meydana gelir ve damarlara dökülerek kanla beraber vücudun her yerine yayılır. Bu nedenle hıltların fazlalığı veya eksikliği o bedene hastalık getirir. 

Kan, bugünkü tanımındaki gibi vücudu besleyen en önemli unsurdur. Kanın tabiatı sıcak ve nemlidir. Genellikle et ve rafadan yumurta yendiğinde hemen oluşur. Safra, karaciğer tarafından yapılıp öd kesesinde toplanan sıvıdır. Safranın tabiatı sıcak ve kurudur, sarı renktedir, tatlı ve yağlı yiyecekler yendiğinde oluşur. Sevda, dalakta oluşur ve kana akar. Tabiatı soğuk ve kurudur, siyah renktedir, tuzlu ve lezzeti keskin yiyecekler (tuzlu, peynir, kuru balık, sarımsak gibi) yendiğinde oluşur. Balgam ise beyinde yapılanan beyaz bir sıvıdır. Tabiatı soğuk ve nemlidir, beyaz renktedir, nemli ve taze gıdalar (balık, yoğurt, yaş meyveler gibi) yendiğinde oluşur.

MİZACA GÖRE NASILSIN, NE YEMELİ

Yoğrulmak ve karışmak anlamına gelen mizaç ise hıltların belli oranda karışarak meydana getirdikleri bir tabiat. Bu 4 hılt herkesin bedeninde aynı oranda oluşmadığı için her insanın tabiatı farklı. Bu sebeple Osmanlı hekimleri, hastalıkları tedavi ederken önce kişinin mizacını belirlerdi. Eski tıbba göre insanlar genellikle demevi, safravi, sevdavi veya balgami mizaçlı olarak ayrılıyordu.

Demevi mizaç: Benzi pembe, dili kırmızı, idrarı kızılımsı renktedir. Bedeni sıcaktır, nahoşluk ve hafif terleme hisseder. Koldaki damarlar hızlı atar. Ağız tadı tatlımsıdır. Gövdesinde sivilceler çıkar. Çok esner. Burnu sık kanar.

Safravi mizaç: Buğday tenli, gözleri ve yüzü sarıdır. Bedeni sıcak, damarları kan doludur ve hızlı atar. Ağız tadı acıdır ve susuzluk hissi fazladır. İştahsız ve uykusuzdur, kolayca midesi bulanır, sıtma tutar gibi titremeleri olur. Ispanak, erişte çorbası yemesi gerekir.

Sevdavi mizaç: Kanları koyu renkli ve kıvamlıdır. Zayıf bedenli ve kara sarı benizlidirler. İştahlıdırlar ama zayıf ve incedirler. Uykuları gelmez, düşünceli, kederli ve karamsardırlar. Sevda hıltı genellikle ihtiyarlıkta ve sonbaharda artar. Yahnileri, dolmaları biber ve tarçınla yemeleri gerekir.

Balgami mizaç: Benizleri beyaz ve renksizdir. Bedeni soğuk, gövdesi gevşek ve ağırdır. Damarları hafif atar. Az su içer, çok uyur, tembel, gayretsiz ve durgun olurlar. Burunlarına gargara yapıp balgamdan temizlemeleri gerekir.

Soğuk mizaçlılara her öğünde baharat
Hekimler, mizacın yanı sıra hastanın sıcak, soğuk, nemli veya kuru tabiatlı olmasına da bakardı. Sıcak mizaçlılar, soğuk hava ve soğuk sudan hoşlanır. Soğuk tabiatlı olanlar ise aksine sıcak hava ve sıcak sudan hoşlanır. Nemliliği baskın olanlar da kuru hava ve kuru gıdayı sever. Kuruluğu baskın olanlar nemli havayı sever. Soğuk mizaçlılar, hafif gıdalarla beslenmeli, her öğünde mutlaka biber, kimyon, baharat tüketmeli.

Yattım sağıma döndüm soluma
Osmanlı hekimleri hastalarına yatmadan 4 saat önce yemek yemeyi bırakmalarını, önce sağ tarafa, bir müddet sonra sol tarafa dönüp uyumak gerektiğini tavsiye ederdi. “Önce sağ tarafına yatacaksın ki midende kalanlar alt tarafında toplanacak, o pislikten kurtulacaksın. Sol tarafına döneceksin ki karaciğerin midenin üzerini kapatacak ve sıcak tutacak.” Vücudun iç sıcaklığı 35 derece. Bu sıcaklığı korumak zorundasınız.

Vücudunuz iyi bir kimya laboratuvarı başkanıdır, onu iyi dinleyin. Tuzlu veya acı yerseniz onu tatlıyla dengelemeniz gerekir. Çeşit çeşit gıda yemeyin. En iyi gıda ekmek, et, tereyağı, rafadan yumurtadır ki bunlar kolaylıkla hazmedilir. Onun dışındaki gıdalardan ot ve kökler, ilaç niteliğindedir. Gıda olarak yenmemelidir. Mesela ıspanak yiyecekseniz suyunu dökün, çünkü ıspanak ilaçtır. Ya da hıyar, marul, kabak ve buna benzer sebzeler yendiğinde, bunların ilaç etkisini düzeltecek sarımsak, pırasa, nane yenmesini önerirlerdi. 

Vücutta tıkanıklığa sebep olacak ağır yiyecekler yenmişse (keşkek, paça, hamursuz ekmek ve nişasta helvası gibi) o zaman üzerine semizotu yaprağı, kabak ve marul gibi tıkanıklığı açacak şeyler tüketilmeli. Keskin tuzlu yiyeceklerin ardından da kabak, hıyar veya benzeri yaş ve tatsız yiyecekler yenmeli ki vücudun tuzunu alsın.

2 öğün yemek
Osmanlı’da yemek, geç bir sabah kahvaltısı ve erken bir akşam yemeği olmak üzere 2 öğündü. Bir de sağlık açısından iki günde bir 3 öğün yenmesi tavsiye edilirdi. Sofraya acıkmadan oturulmaması, doymadan kalkılması önerilirdi. Spor veya ağır iş yaptıktan sonra süt, taze balık, yaş kayısı, şeftali gibi soğuk nitelikli yiyecekler yenmemesi gerekiyordu…

Deniz kenarı ve insan tabiatı
Osmanlı’da yemek, içmek, uyumak, banyo yapmak hatta evlerin inşa edileceği yer bile doktorların uygun gördüğü şekilde seçilirdi. Örneğin deniz kenarı insan tabiatı için iyi değil, en sağlıklı insan dağlık yerlerde yaşar; rüzgârlı yerler, vücuttaki toksinleri alıp götürür, nemli hava insan vücudunda kokuşmalara sebep olur…

En sevdiklerini ye
Hızlı yemek gibi ağır yenen yemek de mideyi yorar, hazımsızlık yaşanır. Farklı tabiattaki yiyecekleri aynı öğünde tüketirseniz midede kalıntılar meydana gelerek karmaşık hastalıklara yol açar. Nezle, eklem ağrıları ortaya çıkar, mide zayıflar, beden gevşer. En çok sevdiğiniz yemeği bolca yiyin, diğer çeşitleri ise sonraki öğüne bırakın.